Home / Allah’ın Sözü / Kutsal Kitapları Anlayarak Okumak

Kutsal Kitapları Anlayarak Okumak

Oku, Anla & Yaşa!

OkuYüce Allah, tarih boyunca tüm insanlığa doğruyu bulmaları, kesin bilgiye ulaşabilmeleri ve din hakkında bilgi edinebilmeleri için Kutsal Kitaplar ile bu kitapları insanlara ileten ve açıklayan Peygamberler göndermiştir. Kutsal Kitaplar tüm insanlığı doğruya çağıran bir hidayet rehberidir. Allah Kur’an-ı Kerimi, inananların gereği gibi anlayabileceği bir Kitap olarak göndermiştir. Kur’an-ı Kerimi okumaktan maksat, onu anlamak, anlamaktan maksat da, onun hükümleriyle yaşamak ve onun gösterdiği yoldan yürümektir. Bu gayeye ulaşabilmemiz için, Kur’an-ı Kerimi okumamız, anlamamız, emir ve yasaklarına uymamız gerekir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

Sana (bu) mübarek Kitabı indirdik ki âyetlerini düşünsünler ve sâğduyu sâhipleri öğüt alsınlar.” (38/SÂD-29  -Süleyman Ateş)

Kutsal Yazıların tümü Tanrı esinidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek ve doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır. Bunlar sayesinde Tanrı adamı her iyi iş için donatılmış olarak yetkin olur.” (2Tim 3:16-17)

Şüphesiz ki bu Kur’an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.” (17/İSRÂ-9  -Diyanet Vakfı)

Hiç okumadığımız, ya da anlayamadığımız bir dille okuduğumuz bir kitaptan nasıl öğüt alabiliriz? Okumadığımız, anlayamadığımız bir kitap bizi nasıl doğru yola iletir?

Allah’ın emirlerini öğrenebileceğimiz Kutsal Kitapların sonuncusu olan Kur’an-ı Kerim 1400 yıl önce peygamber efendimize vahyedilmiştir. İslamiyet temellerinin anlatıldığı ve günlük hayatımızda yüce bir rehber olması gereken Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim, bugün Müslümanlar tarafından titizlikle korunan, saygı duyulan ancak okunmayan bir kitap olarak raflarda ya da duvarlarda asılı halde korunmaktadır. Oysa Kur’an bizlere öğüt almamız, Allah’ın emirlerini ve yasaklarını öğrenmemiz için indirilmiş bir rehberdir.

“Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?” (54/KAMER-17 – Diyanet İşleri)

Çoğumuz dini ve günlük yaşamla ilgili bilgileri Kutsal Kitaplarla örtüşmeyen kaynaklardan öğrenmekte, bu da Allah’ın emirlerinden uzak, yanlış ve hurafelerle dolu bir din bilgisinin yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Oysa Allah’ın emir ve yasakları Kutsal Kitaplar da açıkça bildirilmiştir.

Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak «Bu helâldir, şu da haramdır» demeyin, çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.” (16/NAHL-116 – Diyanet Vakfi)

Biz, Kur’an’ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah’tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik.” (20/TÂHÂ-2,3) ayetlerinden de anlaşıldığı gibi, Kur’an-ı Kerim insanların güçlük çekmeleri için öğüt alsınlar diye indirilmiştir. Rabbimiz; Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez.’ (2/BAKARA-185)  ‘Seni en kolaya muvaffak kılacağız. O halde eğer öğüt fayda verirse öğüt ver.’ (87/A’LÂ-8,9) ayetleri ile kullarına olan merhametini ve seçip beğendiği dininin kolay olduğunu bildirmiştir.

Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?” (54/KAMER-17,22,32,40 -Diyanet İşleri)

Yüce Allah bir surede tam 4 kez ‘Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık’ derken bazı Müslümanların Kur’an-ı Kerimin zor, anlaşılması güç bir kitap olduğunu söylemesi ne kadar gerçekle bağdaşmaktadır? Yüce Allah kolaylık dilerken insanlar, Kur’an-ı Kerimin anlaşılması zor ve karmaşık bir Kitap olduğunu iddia ederek Kutsal Kitap ahlakından uzak toplumların oluşmasına neden olmaktadırlar.

Bütün bunların dışında en önemlisi Allah’ın ayetlerinin yerine başka kaynakları önde tutmak ve onları uygulamak insanı şirke götüren büyük bir tehlikedir. “Allâh, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah’a ortak koşan da gerçekten büyük bir günâh işlemiştir” (4/NİSÂ-48 -Süleyman Ateş).

Bu arda, Allah’ın ayetlerini bir kenara bırakıp başka kaynakları dinin temeli olarak kabul ederek ve onları uygulamak kaydıyla Hristiyanların düştüğü büyük yanılgıya özetle değinmek istiyorum.  Kutsal Kitap ile ilk devir Hristiyan cemaatlerin belgelerini incelediğimizde, Hz. İsa’nın Allah’ın varlığı ve birliği konusunda ne Hz. Musa’dan ne de Hz. Muhammed’den farklı bir öğreti getirmediğini görürüz.

Dinle, ey İsrail! Tanrımız RAB tek RAB’dir.” (Eski Antlaşma -Yasa’nın Tekrarı 6:4)

“… Onların tartışmalarını dinleyen ve İsa’nın onlara güzel yanıt verdiğini gören bir din bilgini* yaklaşıp O’na, “Buyrukların en önemlisi hangisidir?” diye sordu. İsa şöyle karşılık verdi: “En önemlisi şudur: ‘Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab’dir. (Yeni Antlaşma -Markos 12:28,29)

Allah, kendisinden başka tanrı olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de adalet ölçüsüne sarılarak tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan başka hiçbir ilah yoktur.” (3/ÂLİ İMRÂN-18) “De ki: O Allâh birdir.” (112/İHLÂS-1)

Museviler arasında doğan Hristiyanlık, Hz. Musa’nın şeriatına göre yaşayan samimi Musevilerin, Hz. İsa’ya tabi olmaları ile gelişmiştir. Hz. İsa’ya tabi olan Musevilerin özelliği ise, Allah’a Bir ve Tek İlah olarak iman etmeleridir.

Hristiyan âlemine sonradan dâhil edilmiş üçlü birlik inancı, ne Tevrat’ta ne de İncil’de yer almaktadır. Kutsal Kitabın hiçbir yerinde üçleme ifadesi geçmemektedir, fakat buna rağmen Allah’ın ayetleri yerine başka kaynakları önde tutmak ve onları uygulamak kaydıyla üçlü birlik öğretisi dinin şartı gibi gösterilmektedir.

Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’in “De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.” (46/AHKÂF-9) diyerek Allah’ın emirlerinin dışında bir şeye uymadığını anlıyoruz. Bu durumda bizlerin de sevgili peygamberimizi örnek almamız ve Hristiyan kardeşlerimizin düştüğü duruma düşmemek için sadece vahyedilene uymamız gerektiği çok açıktır. Ayrıca, “Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur’an’ı büsbütün terkettiler” (25/FURKÂN-30) sözünden, Kur’ân-ı Kerimim okunması, anlayarak okunması gerektiği anlaşılmaktadır.

Dünyada ve ahirette Yüce Allah’ın rızasını kazanıp ebedi hayata kavuşmak isteyenler için, “Bu (Kur’an) âlemler için ancak bir öğüttür” (6/EN’ÂM-90). “Bu Kur’an, âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır” (38/SÂD-29) ayetlerinden anlaşılacağı gibi Kur’an-ı Kerim, kenara kaldırılmak ve unutmak için değil, okumak ve öğüt almak için indirilmiş mübarek bir kitaptır.

Kur’ân-ı Kerim toplumumuzda pek okunan bir kitap değildir. Ne yazık ki çok az okunup, nerdeyse hiç anlaşılmayan bir kitap durumundadır. Allah, Kur’ân-ı Kerimi sadece bir kısmımızın okuyup anlaması, diğerlerinin anlayamasalar da Arapça metninden okuyup ecir kazanılması için indirmemiştir. Bazı ayetlerde “Anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik” (12/YÛSUF-2), “Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’an yaptık” (43/ZUHRÛF-3) belirtildiği üzere Allah bizim Kur’ân-ı Kerimi okuyup anlamamızı ve hayatımızı Kur’ân-ı Kerim de belirtildiği gibi yaşamamızı istemiştir. Yüce Allah kulları arasında mutlak adalet sahibidir. Hiçbir kuluna adaletsiz davranmaz. Kur’ân-ı Kerimi sadece belli bir topluluğa değil tüm insanlığa göndermiştir.

Kur’ân-ı Kerimi anlamadan sadece Arapça metninden okuyarak hikmetlerini tam anlamıyla bilip hayatımıza uygulamamız ne kadar mümkün olabilir sizce? Örneğin her Müslüman Fatiha Suresi’ni ezbere bilir ve bu süreyi günlük hayatımızda okuyoruz. Peki, okurken anlamını bilerek okuyabiliyor muyuz? Fatiha’yı okurken Hamdın Âlemlerin Rabbi olan Allaha mahsus olduğunu, O’nun Rahman ve Rahim olduğunu, hesap gününün sahibi olduğunu, yalnız ona ibadet edip yalnız O’ndan yardım dilediğimizi ve bizi sapmışların yoluna değil doğru yola iletmesini istediğimizi aklımızdan geçirerek okuyabiliyor muyuz? Okuduğumuz surelerin anlamını bilmeden, Allah’a nasıl dua ettiğimizi bilmeden O’na yakın olmamız ne kadar mümkün olabilir? Okuduğumuzun manasını bilmek ve dua da bunu düşünmek için okuyacağımız Kur’an-ı Kerimin meâlini okuyup mana ve içerik üzerinde düşünmeliyiz.

Allah’a kulluğumuzu tam olarak yerine getirebilmemiz için Kutsal Kitaplarda Yüce Allah’ın bize Peygamberler aracılığıyla bildirmiş olduğu hükümleri bilmemiz gereklidir. Kutsal Kitapları bilmeden tam anlamıyla Allaha yakınlaşmamız mümkün olmaz. Allah bize neyin helal neyin haram olduğunu, neyi yapıp yapmamamızı ve ne şekilde ona kulluk vazifemizi yerine getirebiliriz bunların hepsini bize Kutsal Kitaplarda bildirmiştir. Bunların hepsini bilip hayatımıza uygulayabilirsek tam anlamıyla doğru yola ermiş oluruz.

Tüm Kutsal Kitaplar bize hak ile batılı birbirinden ayırıp doğru yolu bularak hidayete ermemizi sağlamak için bir yol gösterici olarak indirilmiştir. Günümüzde Kur’an-ı Kerim daha çok ölülerimizin ruhu için, büyü ve nazardan korunma için, hastalarımıza şifa olması için ve namazlarımızda gerekli olduğu için okunmaktadır. Kur’an-ı Kerimi sadece bu sebepler için değil bize bildirilmiş olanları bilmemiz için de okumamız ve anlamamız gerekmektedir.

Kutsal Kitaplar, Allah’a iman eden, salih kullar için büyük bir rahmet ve her konuda yol göstericidir. Allah, Kutsal Kitaplar yoluyla bize bilemeyeceğimiz, yaratışının sırrı olan konuları bildirir ve tüm insanları bu bilgilerle uyarır. Kutsal Kitaplar son derece anlaşılır ve herkese hitap eden kitaplardır. İnsanların ahiret gününde Allah’a dünya hayatında yaptıkları için hesap verirlerken, “Ben bundan habersizdim, bana bildirilmemişti” diyebilecekleri veya mazeret gösterebilecekleri hiçbir konu bulunmamaktadır. Lütfen bu dört ayeti kerimeyi dikkatle okuyalım:

Sonra iyilik edenlere nimetimizi tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadıyla Musa’ya da Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik. Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ederler. İşte bu (Kur’an), bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah’tan korkun ki size merhamet edilsin.” (6/EN’ÂM-154,155, -Diyanet Vakfı)

(Onu size indirdik ki) “Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahûdilere, hıristiyanlara) indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)” demeyesiniz.” (6/EN’ÂM-156 -Süleyman Ateş)

Yahut «Bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk» demeyesiniz diye (Kur’an’ı indirdik). İşte size de Rabbinizden açık bir delil, hidayet ve rahmet geldi. Kim, Allah’ın âyetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalimdir! Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle cezalandıracağız.” (6/EN’ÂM-157 -Diyanet Vakfı)

Yüce Allah, her şeyi açıklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadıyla Musa’ya da Kitab’ı (Tevrat’ı) verdi.  Kur’an-ı Kerim de Allah’ın indirdiği mübarek bir kitaptır. Kur’an-ı Kerim ondan önceki Kitaplar tahrif edildi, değiştirildi diye değil,  insanlar, Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahûdilere, hıristiyanlara) indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk demesinler diye indirilmiştir. Yahut «Bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk» demeyelim diye Kur’an-ı Kerimi indirdi Yüce Allah’ımız.

Allah, insanları Kutsal Kitaplar aracılığı ile en güzel şekilde uyarmış ve yaşamlarıyla ilgili en önemli konularda bilgilendirmiştir. Allah yine bir kolaylık olarak, insanların daha kolay kavrayıp anlayabilmeleri için Kutsal Kitaplarda ayetleri çeşitli şekillerde açıklamıştır. Allah Kur’an-ı Kerimin bu üslubunu ayetlerinde şöyle bildirir: “Bak, anlasınlar diye âyetleri nasıl açıklıyoruz?!” (6/EN’ÂM-65) Kur’an-ı Kerimde Rabbimizin muhatabı biz insanlardır. Allah, bize değer vermiş ve bize seslenmiştir. Kur’an-ı Kerime kulak verenler Allah’ın samimi kullarıdır. Allah’ın âyetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenlerden, zalimlerden olmayalım. Hemen şimdi en iyi anlayabildiğiniz bir dilde Kur’an-ı Kerimi okuyalım, anlayalım ve yaşayalım…

About harikahaber.org

Check Also

İndirilen Din ile Uydurulan Din

Uluslar tarih boyunca çeşitli dinler geliştirmiş ve hemen her toplumda putperestlik değişik boyut ve zamanlarda ...

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *