“Tanrı’yla barışmanın birinci adımı, günahı kabullenmektir.” “Günah demek, yasaya karşı gelmek demektir.” “ Çünkü Yasa sayesinde günahın bilincine varılır.” (1. Yuhanna 3:4 Romalılar 3:20).
Kişi günahını görmek için karakterini Tanrı’nın aynasında sınamalıdır.
Böylece O’nun karakterindeki yetkin doğruluğu ve kendi karakterindeki kusurları görecektir.
Yasa insana günahını gösterir, ama hiç bir çare sunmaz. Günahlının payına ölüm olduğunu duyurur. Kişiyi günahın mahkumiyetinden ve kirliliğinden özgür kılan tek gerçek, Mesih’in müjdesidir.
Kişi yasasını çiğnediği Tanrı’ya tövbeyle ve kendisi uğruna kurban olan Mesih’e imanla yaklaşmalıdır. Böylece önceki günahları bağışlanır ve Tanrı çocuğu olur (Romalılar 3:25).
Peki artık Tanrı yasasını çiğneme özgürlüğü var mıdır?
Pavlus şöyle diyor:” Öyleyse bizi iman aracılığıyla Kutsal Yasa’yı geçersiz mi kılıyoruz? Hayır, tam tersine, Yasa’yı doğruluyoruz.
Kesinlikle hayır! Günah karşısında ölmüş olan bizler artık nasıl günah içinde yaşarız?
Tanrı’yı sevmek, O’nun buyruklarını yerine getirmek demektir. O’nun buyrukları da ağır değildir. Öyle ki, Yasa’nın gereği, doğal benliğe göre değil, Ruh’a göre yaşayan bizlerde yerine gelsin.” Ne kadar severim yasanı! Bütün gün düşünürüm üzerinde ” (Romalılar 3:3, 6:2, 1.Yuhanna 5:3, Romalılar 8:4, Mezmurlar 119:97).
Yasa olmadan insanlar, günahın bilincine varamazlar ve tövbeye gereksinim duyamazlar. Mesih’in kendileri için dökülen kanına ne kadar ihtiyaçları olduğunu fark edemezler. Dolayısıyla kurtuluş ümidi, yürekten kökten bir değişim ya da yaşam reformu olmadan kabul edilir. Böylece yüzeysel bir şekil de iman edenlerin sayısı artmaktadır. Mesih’le asla birleşmeyen kalabalıklar kiliselere katılmaktadır.