Biz Müslümanlar, Kur’an-ı Kerimde belirtildiği gibi, Kutsal Kitabın gerçekten Tanrı tarafından verilen bir kitap olduğuna inanırız. Fakat sonradan değiştirilip tahrif edildiği, elimizdeki Kutsal Kitap nüshalarının asıl metinden çok farklı olduğu inancı da inanılmaz derecede yaygındır. Birçok Müslüman “Din ve Namaz Hocası” başlıklı ilmihal kitaplarından etkilenerek “Tevrât ve İncîl’in değiştiğini, tahrife uğradığını” iddia ediyor. “Bugün artık Tevrât ve İncîl’in asıllarıyla bir alakası olmadığını” öne sürüyor. “Mevcut olan ilâhî kitapların (Kur’ân-ı Kerim hariç) tahrif edilmiş ve değiştirilmiş olduğunu, asıllarının kaybolduğunu, dolayısıyla bunlara inanılamayacağını, ancak Müslümanların Allah tarafından indirilen hakiki Tevrât ve İncîl’e inandığını” anlatıyorlar. Kutsal Kitabın tahrif edildiği görüşü çok yaygındır.
Bu görüş İslâm dünyasında ne kadar yaygın olursa olsun, acaba bugünkü Kutsal Kitabın orijinali ile uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur şeklindeki iddia doğru mudur? Kur’an-ı Kerimde bu iddiaları destekleyen ayet(ler) var mıdır? Kur’an-ı Kerime göre Kutsal Kitap nedir, ne değildir?
Kur’an-ı Kerimin birçok yerinde Kutsal Kitabın Allah tarafından gönderildiği ifade edilmiştir “Sana kitabı hak ile ve kendisinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. Ve Tevrat’ı ve İncil’i indirdi” (3/ÂLİ İMRÂN-3 Ayrıca bknz 2/BAKARA-89, 6/EN’ÂM-92 vb.). Kur’an-ı Kerime göre Kutsal Kitap “hikmetli sahifeler ve aydınlatıcı Kitap’tır” (3/ÂLİ İMRÂN-184, 35/FÂTIR-25). Kur’an-ı Kerim Kutsal Kitapta ‘hidayet ve nur’ olduğunu belirtiyor (5/MÂİDE-44,46). Kur’an-ı Kerim birçok ayette Kutsal Kitaba iman etmemizi emrediyor:
“Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakub oğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz.” (2/BAKARA-136 – Diyanet İşleri)
“De ki: “Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve Yakub oğullarına indirilene, Mûsâ’ya, İsa’ya ve peygamberlere Rablerinden verilene inandık. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Biz O’na teslim olanlarız.” (3/ÂLİ İMRÂN-84 -Diyanet İşleri)
“Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.” (4/NİSÂ-136 -Diyanet İşleri)
Kur’an-ı Kerime göre Kutsal Kitap yüce Allah tarafından indirilmiş ve biz Müslümanların o Kutsal Kitaba iman etmemiz emredilmiştir. Kutsal Kitap Allah tarafından gönderilmişse o zaman Allah’ın sözünü değiştirmek mümkün mü? Buna kimin gücü yeter! Tanrı Sözünün değiştirilemeyeceği hususunda Kur’ân-ı Kerîm ve Kutsal Kitap tam bir uyum içindedir. Bu, Kur’ân-ı Kerîm ve Kutsal Kitap arasında ortak bir noktadır. Kur’ân-ı Kerim ve Kutsal Kitaptan anlaşılıyor ki, hiç kimse hiç bir zaman Tanrı’nın Sözünü değiştiremez. Kur’ân-ı Kerim ve Kutsal Kitabın Tanrı Sözünün değiştirilemeyeceğinin tanıklığı:
“…tüm buyrukları kesindir, ebediyen geçerlidir, doğruluğa ve gerçeğe uygundur.” (Mezmurlar 111:7-8)
“Sözünün topu hakikattir; ve her adaletli hükmün ebedidir.” (Mezmurlar 119:160)
“Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak”. (Matta 5:18)
“Andolsun ki, senden önce de birçok Peygamberler yalanlanmıştı da onlar yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı sabretmişler ve nihayet kendilerine yardımımız yetişmişti. Allah’ın kelimelerini değiştirebilecek bir güç de yoktur. Andolsun peygamberler ile ilgili haberlerin bir kısmı sana gelmiş bulunuyor.” (6/EN’ÂM-34 -Diyanet İşleri)
“Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir, bilendir.” (6/EN’ÂM-115 -Diyanet Vakfi)
“Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. O’ndan başka asla bir sığınak da bulamazsın.” (18/KEHF-27 -Diyanet İşleri)
Hiçbir insan Tanrı’nın ebedi sözünü değiştirebilecek güçte değildir. Her şeye kadir olan Tanrı şüphesiz kendi Sözünü koruyabilecek güçtedir. Allah’ın Sözünü değiştirmek imkânsız olduğu gibi O’nun Sözüne söz eklemekte imkânsızdır:
“Size verdiğim buyruklara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın. Ama size bildirdiğim Tanrınız RAB’bin buyruklarına uyun.” (Yasa’nın Tekrarı 4:2)
“Bu kitaptaki peygamberlik sözlerini duyan herkesi uyarıyorum! Her kim bu sözlere bir şey katarsa, Tanrı da bu kitapta yazılı belaları ona katacaktır. 19Her kim bu peygamberlik kitabının sözlerinden bir şey çıkarırsa, Tanrı da bu kitapta yazılı yaşam ağacından ve kutsal kentten ona düşen payı çıkaracaktır.” (Vah 22:18-19)
“Eğer (Peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu kudretimizle yakalardık. Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik.” (69/HÂKKA-44,45,46 -Diyanet İşleri)
Bir insan, Peygamber de olsa, eğer Yüce Allah’a “isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, Yüce Allah mutlaka onu kudretiyle yakalar. Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdi”. Günümüzde var olan Kutsal Kitap gerçekten Yahudi ve Hristiyanlar tarafından tahrif edilmiş, değiştirilmiş ve böylece Yüce Allah’a “isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, Yüce Allah mutlaka onları kudretiyle yakalar. Sonra da onların şah damarlarını mutlaka keserdi”.
Her kim Tevrât, Zebûr ve İncîl’in yani Kutsal Kitabın Yahudiler ve Hıristiyanlar tarafından değiştirildiklerini iddia ederse;
1) Ya Kutsal Kitabın hiçbir zaman Tanrı’nın Sözü olarak gönderildiğine inanmayıp Kur’ân-’ı Kerim’i inkâr ediyor,
2) Ya da Tanrı’nın Sözünün değiştirilemeyeceğine inanmayıp Kur’ân-ı Kerim’i inkâr ediyor,
3) Ya da her ikisine inanmayıp Kur’ân-ı Kerim’i inkâr ediyor.
Kur’ân- Kerim’e göre Kutsal Kitap Tanrı’nın Sözü olduğu için, asla değiştirilemez. Bunun aksini iddia etmek gerçekle bağdaşmaz.
“Kutsal Kitaplarda evrenin yaratıcısının Yüce Tanrı olduğunu açıklanır. Kendi kudretli elleriyle yeryüzünde ve göklerde olan her şeyi yönetir. Rab insanlara özgür bir irade ve kendi kendine karar verebilme yeteneği verdi. Fakat Yüce Rab, gerçeği ve doğru yolu göstermek için peygamberleri aracılığıyla bizlere seslendi. Yüce Allah’ın sözleri insanlara sonsuz yaşamı gösteren bir harita gibidir”. (Romain, Kur’an… Derken Haksız Değildir, s. 17.)
Prof. Dr. Süleyman Ateş’e göre:
“Bu açık, geniş evrensel beyan karşısında kalkıp da Kur’ân’ın, önceki İlâhî Kitapları neshettiğini, o kitapların mensuplarının, Hz. Muhammedin getirdiği şekliyle Müslüman olmadıkça ibadetlerinin, Tanrı katında kabul görmeyeceğini söylemek doğru değildir, Kur’ân’ın açık ifadesine terstir. Çünkü Kur’ân, kendinden önceki İlâhî Kitabları hükümsüz, geçersiz olduğunu söylememiş, tam tersine o Kitapların mensuplarına, Kitaplarının hükümlerini uygulamalarını emretmiştir.” (Ateş, Yeniden İslâma I, s. 31.)
Kur’an-ı Kerim’de İncil’in ve Tevrat’ın metinlerinin değiştirildiğini belirten hiçbir ayet yoktur. Bu konuda Kuran-ı Kerim’in anlamını çarpıtan bazı Türkçe meallerinden sakınmak gerekir. Kim Allah’ın sözü değiştirildi derse onun doğruluğunu araştırmak lazım:
“Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.” (49/HUCURÂT-6 -Diyanet İşleri)
Kur’an-ı Kerimde Yahudilerin Tevrat ‘ı yanlış yorumlamak ve kendi istedikleri doğrultusunda anlamlar çıkarmakla suçlanıyorlar ancak, Tevrat’tan bir tek harf bile değiştirilmiş olduğu iddia edilmiyor. Yapılan suçlama sadece yorumlama ile ilgilidir.
“ Onlardan (Kitap ehlinden) bir grup var ki, Kitab’dan olmadığı hâlde Kitab’dan sanasınız diye (okudukları) Kitap’tanmış gibi dillerini eğip bükerler ve, “Bu, Allah katındandır” derler. Hâlbuki o, Allah katından değildir. Bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.” (3/ÂLİ İMRÂN-78 – Diyanet İşleri)
“Onların (Kitap ehlinin) hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta duran, secdeye kapanarak Allah’ın âyetlerini okuyan bir topluluk da vardır. Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir.” (3/ÂLİ İMRÂN-113,114 – Diyanet İşleri)
“Mûsâ kavmi içinde doğrulukla hakka götüren ve hak ile adâlet yapan bir topluluk da vardır.” (7/A’RÂF-159 -Süleyman Ateş)
Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü gibi, bir kısım Yahudiler, Tevrat’ın ayetlerini inkâr etmekle suçlanırken, diğer Yahudilerin Tevrat’a sadık kalmış oldukları açıkça bellidir. Eğer Tevrat değiştirilmiş olsa idi, Allah’a bağlılığını sürdüren bu grup var olamazdı. Kitap Ehlinden olan bir grup ayetleri kendi çıkarlarına uygun olarak yorumlamalarına rağmen, Tanrı Sözü’nün hiçbir insan tarafından değiştirilemeyeceği Kur’an-ı Kerim’de açıkça belirtilmiştir.
İşin ilginç yanı, aynı konuda, İncil de Yahudilerin yaramazlıklarından bahsetmiştir ama bu Tanrı Sözünün güvenilirliğine gölge düşürmez:
“… Tanrı’nın sözleri Yahudiler’e emanet edilmiştir. Peki, kimi Yahudiler güvenilmez çıkmışsa ne olur? Onların güvenilmezliği Tanrı’nın güvenilirliğini ortadan kaldırır mı? Kesinlikle hayır! Herkes yalancı olsa bile, Tanrı’nın doğruyu söylediği bilinmelidir. Yazılmış olduğu gibi: “Öyle ki, sözlerinde doğru çıkasın Ve yargılandığında davayı kazanasın.”” (Romalılar 3:2-4)
“Şimdi (ey mü’minler) siz, bunların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Oysa bunlardan bir grup vardı ki, Allâh’ın sözünü işitirlerdi de düşünüp akıl erdirdikten sonra, bile bile onu değiştirirlerdi.” (2/BAKARA-75 -Süleyman Ateş)
Hepsi değil, onlardan bir grup Allahın sözünü işitip akıl erdirdikten sonra bile bile çarptırırlar. Allahın sözünü, yani Kutsal Kitabı işittikten ve anladıktan sonra bile bile başka bir anlam vererek çarptırırlar.
“Pavlus bütün mektuplarında bu konulardan böyle söz eder. Mektuplarında güç anlaşılan bazı yerler var ki, bilgisiz ve kararsız kişiler, öbür Kutsal Yazılar’ı olduğu gibi bunları da çarpıtarak kendi yıkımlarını hazırlıyorlar.” (2 Petrus 3:16)
Ne yazık ki kendilerini Müslüman, Hıristiyan ya da Yahudi olarak tanıtanların çoğu, tıpkı Bakara 75 ve 2 Petrus 3:16 da anlatıldığı gibi Kutsal Yazıları çarptırarak kendi yıkımlarını hazırlıyorlar.